Milyarderin kör kızının sadece 3 ay ömrü kalmıştı – ta ki zavallı bir oğlan gerçeği ortaya çıkarana kadar.

Milyarderin kör kızının sadece 3 ay ömrü kalmıştı – ta ki zavallı bir oğlan gerçeği ortaya çıkarana kadar.

.

.

Kör Kızın Işığa Açılan Hikâyesi

Luna, İstanbul’un en zengin ailelerinden birinin tek kızıydı. Doğuştan kör doğmuştu ve henüz on iki yaşındayken doktorlar ona sadece üç ay ömrü kaldığını söylemişti. Babası Artur Devale, kızı için dünyadaki en iyi doktorları, en pahalı tedavileri ve en özel klinikleri ayarlamıştı. Avrupa’dan uzmanlar getirmiş, Asya’dan deneysel ilaçlar sipariş etmiş, İsviçre’den vitaminler ithal etmişti. Ancak hiçbir şey işe yaramamıştı. Luna’nın hayatı hastaneler, terapiler ve bitmek bilmeyen tıbbi raporlar arasında geçmişti. Artur, paranın her şeyi çözebileceğine inanıyordu; ama bu kez çaresizdi.

Luna’nın annesi yıllar önce bir hastalık sonucu vefat etmişti. Artur için Luna, hayatta kalan tek ailesiydi. Onu kaybetmek, hayatında en büyük boşluk olacaktı. Her yeni tetkik, Luna’nın hastalığının nadir, tedavisiz ve hızla ilerleyen bir tür olduğunu doğruluyordu. Artur, iş dünyasında başarılı, kararlı ve güçlü bir adamdı; fakat şimdi kızının kaderi karşısında tamamen güçsüzdü.

Luna’nın yaşamı, dakikalarına kadar planlanmıştı. Özel hemşireler uykusunu izliyor, bakıcılar ilaçlarını tam vaktinde veriyor, hiçbir ayrıntı şansa bırakılmıyordu. Luna’nın odası oyuncaklarla dolu olsa da, bir çocuk odasından çok bir klinik gibiydi. Luna, zekâsı ve mizah anlayışıyla çevresindekileri şaşırtıyordu. Kör olmasına rağmen, dünyaya dair merakı ve soruları hiç bitmiyordu. Fakat neşesi bile hastane rutinini gölgeleyemiyordu.

Filha cega de bilionário tinha só 3 meses de vida — até que um garoto pobre revelou a verdade. - YouTube

Artur çoğu zaman evde değildi. Toplantılar, yatırımlar ve şirket işleri arasında koşturuyordu. Luna ile olan iletişimi genellikle kısa video görüşmeleri veya çalışanlarına verdiği talimatlardan ibaretti. Doktorlara güveniyordu; onlar ne derse ona inanıyordu. Eğer üç ay dedilerse, üç ay vardı. Parasıyla her şeyi satın alabileceğine inanıyordu, ama Luna’nın acısını göremiyordu.

Luna, İstanbul’un en prestijli özel okullarından birine gidiyordu. Okul, engelli çocuklar için en iyi teknolojilerle donatılmış, pahalı bir kurumdu. Her koridorda bir yardımcı, her sınıfta özel sensörler vardı. Luna’nın bir kişisel asistanı ve sıkı bir günlük rutini vardı. Dışarıdan bakıldığında, her şey mükemmeldi. Ama Luna, kendini izole hissediyordu. Öğretmenleri nazik, ama samimiyetsizdi. Arkadaşları ise mesafeliydi. Okulda her şey kontrollü, güvenli ve öngörülebilirdi. Hiç kimse ona gerçekten macera veya özgürlük sunmuyordu.

Bir gün okulda kimsenin fark etmediği bir çocuk ortaya çıktı. Caio, okulun temizlik işçisi olan annesiyle birlikte akşamları okulda kalıyordu. On bir yaşındaki Caio, sessiz ve görünmezdi. Eski kıyafetleri, yırtık ayakkabıları ve defalarca kullanılmış bir defteri vardı. Zengin çocuklar onu ya görmezden geliyor ya da alay ediyordu. Caio ise sessizce izliyor, her ayrıntıyı aklında tutuyordu.

Caio, Luna’yı sık sık gözlemliyordu. Luna, diğer çocuklar gibi koşmuyor, sessizce oturuyor, ilaçlarını hep aynı saatte alıyordu. Caio, Luna’nın kullandığı özel bir göz damlası olduğunu fark etti. Her damladan sonra Luna’nın gözleri daha da kızarıyor, baş ağrısı başlıyordu. Ama kimse bunu önemsemiyordu; hastalığın bir parçası sanılıyordu.

Bir gün Luna, okulun bahçesinde yalnızken Caio yanına yaklaştı. Temizlik arabasındaki bir kova ılık su ve temiz bir bez aldı. Hiçbir şey düşünmeden Luna’nın gözlerini nazikçe temizledi. Luna önce şaşırdı, sonra sakinleşti. O anda Luna, başını pencereye çevirdi ve güneş ışığına bakmaya başladı. Bir an için, “Burada ışık var mı?” diye fısıldadı. Caio, ne olduğunu anlamasa da bir şeylerin değiştiğini hissetti.

O günden sonra Caio, Luna’nın gözlerini temizlemeye devam etti. Her temizlikten sonra Luna, ışığa biraz daha duyarlı hale geliyordu. Caio, Luna’nın ilaçlarını ve damlalarını daha dikkatli gözlemlemeye başladı. Damlaların etkisiyle Luna’nın durumu kötüleşiyor, temizlikten sonra ise biraz düzeliyordu. Caio, okulun bilgisayarında göz damlasının yan etkilerini araştırdı. Okuduğu tıbbi makalelerde, Luna’nın kullandığı damlanın uzun süreli kullanımda görme sinirlerine zarar verebileceği yazıyordu. Hatta başka bir ülkede benzer bir ilacı kullanan bir kızın görme kaybı yaşadığı örneğini buldu.

Araştırırken, damlayı üreten ilaç firmasının Luna’nın tedavi gördüğü hastane ile ticari ortaklığı olduğunu öğrendi. Bu bilgi Caio’yu şoke etti. Acaba Luna’nın hastalığı doğuştan değil miydi? Belki de yıllarca kullanılan yanlış ilaçlar yüzünden kör olmuştu. Ya da birileri, ticari çıkarlar uğruna bu durumu görmezden gelmişti.

Caio, bulduğu makaleleri ve notlarını bir dosyada biriktirdi. Luna’nın bebeklik fotoğraflarını inceledi; bazılarında Luna gözlük takıyor, bazılarında başını çevirmiş oluyordu. Hiçbir şey kesin değildi, ama Luna’nın hastalığı doğal olmayabilirdi. Caio, Luna’ya gerçeği anlatmaya karar verdi. Luna önce inanmakta zorlandı, fakat damlalardan uzak kaldığında ışığı gördüğünü hatırladı.

Bir gün, Caio ve Luna okulun arka tarafındaki eski bir depo odasına girdiler. Caio’nun annesi, temizlikçi olduğu için depo anahtarını bulmuştu. İçeride eski dosyalar, medikal raporlar ve gizli belgeler vardı. Luna’nın adıyla etiketlenmiş bir dosya buldular. İçinde Luna’nın bebekken ışığa tepki verdiğine dair bir test sonucu vardı; ama doktorlar sonucu “belirsiz” diye not etmişti. Bir başka belgede, Luna’ya uygulanan damlanın yan etkileri yazıyor, bir doktor ilaç değişikliği önermiş ama öneri dikkate alınmamıştı. Bir e-posta zincirinde ise, hastane yöneticisinin, ilaç firmasının anlaşmasına sadık kalınmasını istediği, tedavinin değiştirilmemesi gerektiğini yazdığı görülüyordu.

Bu belgeler, Luna’nın körlüğünün doğuştan olmadığını; hastane ve ilaç firması arasındaki çıkar ilişkisi yüzünden yıllarca yanlış tedavi uygulandığını gösteriyordu. Luna ve Caio, tüm belgeleri bir kutuya koyup Artur’a götürdüler.

Artur, belgeleri okuduğunda dehşete kapıldı. Kızının hastalığının, para ve ticari anlaşmalar yüzünden yanlış yönlendirildiğini fark etti. Artur, hastane yönetimine ve doktorlara karşı dava açtı. Luna’nın tedavisi değiştirildi, damlalar kesildi ve uzun bir rehabilitasyon süreci başladı. Zamanla Luna, ışığı ve renkleri tekrar ayırt etmeye başladı. Hayatında ilk kez, gerçek anlamda görmeye başlamıştı.

Caio’nun cesareti ve Luna’nın umudu sayesinde, bir çocuğun hayatı kurtulmuştu. Artur ise paranın her şey olmadığını, bazen gerçeği görmek için sadece dikkatli ve iyi bir yürek gerektiğini öğrenmişti.

Son

.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News