“Ellerim yoruldu baba” – Milyonerin kızı ağladı, ta ki o gelene kadar ve bağırmaya başladı…
.
.
ELLERİM YORULDU BABA
İstanbul’un yükselen güneşi Levent’in cam kulelerinde parlıyordu. Rıza Altan, ülkenin en büyük finans imparatorluğunun sahibi, yine sabahın erken saatlerinde işine odaklanmıştı. Hayatı toplantılar, anlaşmalar ve başarılarla doluydu. Ancak, lüks konağının bir köşesinde, 10 yaşındaki kızı Aslı, büyük bir odada yalnız uyanıyordu. Raflar pahalı oyuncaklarla doluydu ama odada sıcaklık yoktu. Aslı, pencereye dokundu, aşağıdaki şehirde hareketli hayatı izledi. Bugün babasının dikkatini çekebilecek miydi?
Kapı açıldı, üvey annesi Reyhan içeri girdi. Zarif ve soğuk bir kadındı. “Çoktan hazırlanmış olman gerekiyordu. Baban gecikmelerden nefret eder,” dedi. Aslı sessizce “Babam bugün bizimle kahvaltı edecek mi?” diye sordu. Reyhan, “Yarım saat sonra Katar’daki yatırımcılarla toplantısı var. Belki hafta sonu görürsün,” diye yanıtladı. Aslı’nın yüzündeki hayal kırıklığı gözden kaçmadı.
Aşağıda, dev masada tek başına kahvaltı yapan Aslı, mürebbiye Ayşe’nin şefkatli gülümsemesiyle biraz teselli buldu. “Bugün senin büyük günün değil mi?” dedi Ayşe. Aslı okul korosunda solo söyleyecekti. “Baban seninle gurur duyacaktır,” dedi Ayşe. Ama Aslı umutlu değildi.
Rıza, telefonla konuşarak odadan geçti. Aslı, sandalyesinden kalkıp “Baba!” diye seslendi. Rıza, kısa bir “Günaydın Aslı, okulda uslu ol,” deyip hızla çıktı. Küçük kızın gülümsemesi söndü. Lüks SUV ile okula giderken, pencereden dışarı bakıp babasını özlediğini düşündü.
Okulda, en yakın arkadaşı Burcu ile buluştu. Sunum için heyecanlıydı ama ailesinin gelmeyeceğini biliyordu. Koroda solo söyleyecek olmanın heyecanı vardı. Öğleden sonra, koroda Aslı’nın sesi tüm salonu büyüledi. Ancak sunumdan sonra diğer çocuklar aileleriyle sevinirken, Aslı sahnede tek başına titreyen elleriyle sertifikasını tutuyordu. Babasından dev bir çiçek buketi geldi, ama üzerinde kendi el yazısı yoktu. Asistanı Mert’in yazdığı kartı tanıyordu. “Her zaman çiçek gönderir,” dedi öğretmenine gülümseyerek.

Akşam odasında, Ayşe ona sıcak çikolata getirdi. “Bugün harikaydın,” dedi mürebbiye. Aslı, “Babam beni seviyor ama göstermeyi unutuyor,” diye fısıldadı. Ayşe saçlarını okşadı. “Bir gün ne kaybettiğini anlayacak,” dedi.
Ertesi gün okulda, Aslı sanat dersinde bir kriz geçirdi. Müdire Mine, Rıza’yı aradı ve pazartesi görüşmek istediğini söyledi. Rıza, kızının duygusal durumunu ciddiye almaya başladı. Evde Reyhan, “Babanın çocukça dramalarla kaybedecek zamanı yok,” dedi. Aslı, odasında ağlayarak “Çok yüksek sesle bağırsam beni duyan olur muydu?” diye çizdiği resmin kenarına yazdı.
Hafta sonu, Burcu’nun ailesi Aslı’yı kırsaldaki kulübelerine davet etti. Reyhan izin vermek istemedi ama Rıza, kızının isteğini ilk kez ciddiye aldı. “Git ve sırt çantanı hazırla, seni bizzat ben götüreceğim,” dedi. Aslı, babasının bu davranışına inanamadı, heyecanla hazırlandı.
Kırsalda, Aslı gerçek bir çocukluk yaşadı. Bahçede koştu, ata bindi, gitar çalmayı öğrendi, kamp ateşi etrafında şarkı söyledi. Babası onun mutluluğunu fotoğraflardan gördü, ilk kez kızının hayatında eksik olan sıcaklığı fark etti. Sonraki gün, Rıza kulübeye öğle yemeğine geldi. Kızının parlayan gözleri, babasının hayatında yaptığı en doğru karar olduğunu gösteriyordu.
Dönüşte, Rıza işlerini azaltmaya ve evde daha çok zaman geçirmeye karar verdi. Aslı ile parkta bisiklete bindi, dondurma yediler, sohbet ettiler. Aslı, “Sen hep işte olursun, Reyhan halka açık parkların uygun olmadığını söyler,” dedi. Rıza, “Hayatın en değerli anları basit ama bağlantı dolu anlardır,” diye düşündü.
Okuldaki toplantıda, müdire Aslı’nın çizimini gösterdi. Çizimde, devasa bir evin ortasında yalnız bir kız ve arkası dönük bir adam vardı. Eller ise orantısız büyük ve kırmızıydı. “Ellerim görülmek için bu kadar çalışmaktan yoruldu,” yazmıştı Aslı. Rıza, kızının sessiz çığlığını ilk kez duydu. Aslı, “Duygularımı göstermekten korkuyorum,” dedi. Rıza, “Duygularını ifade etmekten asla korkma. Seni olduğun gibi seviyorum,” dedi.
Evde Reyhan ile zor bir konuşma yaptı. Reyhan’ın disiplin anlayışının Aslı’yı incittiğini fark etti. “Bu evde her şey değişecek,” dedi. Reyhan’ı evden gönderdi, Aslı ile yeni bir başlangıç yaptı. Kızının odasını yeniden dekore etti, ona küçük bir gitar hediye etti. “Ellerinin artık görülmek için yorulmasına gerek yok. Seni görüyorum, her zaman göreceğim,” dedi.
Rıza, babasını aradı, geçmişteki hatalarını paylaştı. “Değişmek için asla geç değil,” dedi yaşlı Altan. Rıza, kızına daha iyi bir baba olacağına söz verdi. Aslı, babasının yanında huzur buldu. Artık elleri yorulmuyordu, sevgiyle, güvenle büyüyordu.
Ve böylece, bir babanın geç de olsa kızının ellerindeki yorgunluğu görmesiyle, gerçek sevgi ve aile yeniden inşa edildi.
SON
.