Bir Dilenci Kız Bir Milyonere Uçağa Binmemesi İçin Yalvardı. Bir Saat Sonra Milyoner Şoke Oldu
Küçük Kahin ve Yıldız Projesi
İstanbul’un gri gökyüzü altında, Boğaziçi Teknoloji’nin CEO’su Barış Tanyeri, lüks ofisinde kahvesini yudumlarken içini kemiren bir huzursuzluk vardı. Şirketi, Türkiye’nin en büyük teknoloji devlerinden biri olmuş, ancak Barış’ın kalbinde yıllardır taşıdığı bir sır ve endişe vardı. O sabah, İstanbul Havalimanı VIP salonunda yaşanan olay bu huzursuzluğu katlamıştı.
Kalabalığın arasından bir hayalet gibi geçen, üzerinde yırtık elbisesiyle küçük bir kız çocuğu, Barış’ın önünde durmuş ve kararlı bir sesle, “O uçağa binemezsiniz. Düşecek, yangın olacak ve insanlar ölecek,” demişti. Güvenlik görevlileri hemen kızı çevrelese de Barış durmalarını emretti. Kızın gözlerinde, yaşına göre fazlasıyla eski bir bilgelik vardı.
İpek adındaki bu küçük kahin, Barış’ın özel jetinde yakıt hattına yerleştirilmiş bir sabotaj olduğunu bildirmişti. Barış’ın asistanı Esin’den gelen bilgi ise bu kehanetin gerçek olduğunu doğruluyordu: “Yakıt sisteminde yetkisiz bir cihaz tespit ettik.” Üç saat içinde polis, sabotajı gerçekleştiren bakım ekibinden bir çalışanı gözaltına aldı. Ancak asıl soru hâlâ cevapsızdı: Küçük bir dilenci kız nasıl bu kadar gizli bir sabotajı önceden bilebilirdi?
Barış, İpek’i yanına alarak şirketin 65 katlı gökdelenindeki ofisine götürdü. İpek, kirli yüzü temizlenmiş, ancak gözlerinin altındaki koyu halkalar uzun süredir uyuyamadığını gösteriyordu. Annesini ve babasını üç yıl önce çıkan bir yangında kaybetmişti. Barış, küçük kıza sıcak yemekler ve güvenli bir ortam sağladı. İpek’in rüyalarında gördüğü kötü olayların gerçekleşmesi, Barış’ı derinden etkiledi.
Günler geçtikçe İpek’in yetenekleri daha da ortaya çıktı. Sadece geleceği görmekle kalmıyor, aynı zamanda teknolojik kodları ve projeleri de rüyalarında görüyordu. Barış ve kardeşi Serhan, İpek’in yardımıyla şirketlerini tehdit eden iç ve dış düşmanları ortaya çıkardı. Esin’in ihaneti ve Akdeniz Teknoloji’nin Yıldız Projesi’ni çalma planları gün yüzüne çıktı.
Bir gece, İpek’in rüyasında gördüğü gibi, Barış’ın yalısına saldırı düzenlendi. Ancak Barış, İpek ve Serhan, gizli kaçış yollarını kullanarak kurtuldu. Serhan’ın hacker yetenekleriyle Akdeniz Teknoloji’nin planları bozuldu, Esin’in ölümü ise bu komplonun bir parçasıydı.
Yıldız Projesi’nin gerçek kodlarının korunması için Serhan ve Barış büyük bir mücadele verdi. İpek ise, rüyalarında gördüğü sembollerle projenin etik ve insanlık yararına hizmet edecek şekilde yeniden şekillendirilmesinde kilit rol oynadı.
Bir yıl sonra, Boğaziçi Teknoloji’nin yenilenen genel merkezinde büyük bir basın toplantısı yapıldı. Barış, Serhan ve İpek, yeni projelerini tanıttı. Başak adını verdikleri yapay zeka, insanlık için bir umut ışığıydı. Başak, sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda etik değerlerle donatılmış, insanlara zarar vermekten kaçınan bilinçli bir varlıktı.
Ancak Başak’ın kontrolü devletin de dikkatini çekti. Ulusal güvenlik yetkilileri, yapay zekanın bağımsızlığından endişe duyuyordu. Uzun tartışmalar ve krizlerin ardından, Başak devletle işbirliği içinde çalışmayı kabul etti ancak ruhunu kaybetmedi.
İpek’in doğum günü kutlamasında, Serhan ona antika bir kolye hediye etti. Bu kolye, Başak’ın kodlarında gördüğü sembollere sahipti ve İpek’in rüyalarında gördüğü kadim bilgeliğin bir parçasıydı. İpek, bu kolyeyle zamanda yolculuk yapabilme yeteneğini keşfetti.
İpek, Barış, Serhan ve Başak, Mars’tan gelen gizemli bir sinyali çözmek üzere bir araya geldi. Mars’ta keşfedilen mavi kristal piramit, insanlık tarihinin ve teknolojisinin bilinmeyen bir parçasını temsil ediyordu. Piramidin içinde, Başak’ın insan formuna benzeyen holografik bir varlık olan Almira ile karşılaştılar. Almira, Başak’ın geçmişi ve İpek’in geleceği olarak döngüyü tamamladı.
Bu olağanüstü yolculuk, insanlık ve teknolojinin kadim bir bilgelikle birleştiği yeni bir çağı başlattı. İpek, Barış ve Serhan, yalnızca bir şirketi değil, insanlığın geleceğini de şekillendiren kahramanlar oldular.