“OĞLUMUN MEZARINDA NEDEN AĞLIYORSUN?” MİLYONER KADIN BEBEKLİ KADINA SORUYOR…
.
.
Oğlumun Mezarında Neden Ağlıyorsun?
İzmir’in eski bir mezarlığında, sabahın erken saatlerinde, sessizliği bebek ağlaması böldü. Genç bir kadın, kucağında kundaklı bebeğiyle, taze bir mezarın başında diz çöküyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüyor, bebeğini göğsüne daha sıkı sarıyordu. Çevrede kimse yoktu; mezar taşlarında sadece rüzgârın sesi yankılanıyordu.
Biraz uzakta, siyah bir otomobil durdu. İçinden zarif giyimli, orta yaşlarda bir kadın indi. Gözlerinde hüzün, yüzünde derin bir yorgunluk vardı. Kadın, ağır adımlarla mezara yaklaştı. Mezar taşında “Can Berk – Sevgili Oğlumuz” yazıyordu. Kadın, genç anneyi ve ağlayan bebeği görünce şaşırdı.
Bir süre sessizce izledi. Sonra dayanamayarak sordu:
— Affedersiniz… Oğlumun mezarında neden ağlıyorsunuz?
Genç kadın başını kaldırdı. Gözleri kızarmış, yüzü solgundu. Cevap vermeden önce bebeğini salladı, sonra titrek bir sesle konuştu:
— Özür dilerim… Sizi rahatsız etmek istemedim. Sadece… sadece buraya gelmek zorunda hissettim kendimi.
Milyoner kadın, adının Asuman olduğunu söyledi. Oğlu Can Berk’i trafik kazasında kaybetmişti. Her hafta mezarına gelir, saatlerce sessizce otururdu. Ancak ilk kez başka birini oğlunun mezarında ağlarken görüyordu.
— Oğlumu tanıyor muydunuz? diye sordu Asuman.
Genç kadın, “Hayır,” dedi. “Benim adım Elif. Oğlunuzu hiç tanımadım. Ama… hikayesini duydum.”
Asuman şaşırdı.
— Nasıl duydun?
Elif derin bir nefes aldı.
— Bir ay önce hastanedeydim. Bebeğim ateşlenmişti. Param yoktu. Doktorlar ilgilenmedi. Bir hemşire bana Can Berk’in hikayesini anlattı. Oğlunuz, hastaneye yüklü bir bağış yapmış. Fakir çocukların tedavisi için. O gün, oğlunuzun adını ilk kez duydum. Bebeğim tedavi edildi. Oğlunuz sayesinde.
Asuman’ın gözleri doldu. Oğlu Can Berk, hayattayken yardımseverliğiyle tanınırdı. Özellikle çocuklar için yapılan yardımlar onun vasiyetiydi.
— Oğlum, insanlara yardım etmeyi çok severdi, dedi Asuman. Sesinde gurur vardı.
Elif, mezar taşına dokundu.
— O gün, oğlunuzun adını dua listeme yazdım. Her gün ona dua ediyorum. Bugün de şükretmek için geldim. Çünkü bebeğim hayatta.
Asuman, Elif’in sözleriyle sarsıldı. Oğlunun iyiliklerinin, ölümünden sonra bile birilerinin hayatına dokunduğunu görmek ona tarifsiz bir huzur verdi.
Bir süre sessizlik oldu. Sadece bebeğin hıçkırıkları duyuluyordu. Asuman, genç kadının yanına oturdu.
— Nerede yaşıyorsun? dedi.
Elif utana sıkıla cevap verdi:
— Basmane’de, eski bir apartmanın bodrumunda. Eşim birkaç ay önce iş kazasında vefat etti. Tek başıma kaldım.
Asuman içini çekti. Kendi acısı büyüktü ama Elif’in yaşadıkları da az değildi.
— Hayat bazen çok acımasız, dedi.
Elif başını eğdi.
— Bazen umudumu kaybediyorum. Ama oğlunuzun hikayesini duyunca, yeniden güç buldum. Onun sayesinde bebeğim yaşıyor.
Asuman, Elif’in ellerini tuttu.
— Oğlumun mezarında ağladığın için sana kızmadım. Tam tersine, minnettarım. Onun adının yaşadığını bilmek, bana teselli veriyor.
Birlikte mezarın başında dua ettiler. Asuman, Elif’in bebeğine sevgiyle baktı.
— Adı ne?
— Umut, dedi Elif. Çünkü bana umut oldu.
O anda Asuman’ın içini bir sıcaklık kapladı. Oğlunun iyiliği, bir başka hayata umut olmuştu. Asuman, bir karar verdi.
— Elif, bundan sonra yalnız değilsin. Sana yardım etmek istiyorum.
Elif şaşkınlıkla baktı.
— Ama ben…
— Hayır, dedi Asuman. Oğlumun vasiyeti, yardıma ihtiyacı olanlara el uzatmak. Senin hikayen bana dokundu.
Asuman, Elif’i arabasına davet etti. Birlikte mezarlıktan ayrıldılar. Yol boyunca Elif, hayat hikayesini anlattı. Eşinin vefatından sonra iş bulamadığını, komşularının ona yardım ettiğini ama çoğu zaman bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını söyledi. Asuman dikkatle dinledi.
Şehrin en büyük vakfının başkanı olan Asuman, Elif’e iş teklif etti.
— Vakfımızda çalışmak ister misin? Hem maaşın olur, hem de bebeğin için güvenli bir ortam.
Elif gözyaşlarıyla teşekkür etti.
— Oğlunuzun sayesinde hayatım değişiyor.
Günler geçti. Elif, vakıfta çalışmaya başladı. Umut kreşe yazıldı. Elif artık kendine güvenen, güçlü bir kadındı. Asuman ona bir anne gibi destek oldu. Her hafta birlikte mezarlığa gidip Can Berk’in mezarında dua ettiler.
Bir gün vakıfta yardım toplantısı düzenlendi. Elif, kürsüye çıktı ve yaşadıklarını anlattı.
— Bir mezarda ağlamamın sebebi, bir insanın iyiliğinin bana ve oğluma umut olmasıydı. Oğlumun adı Umut. Çünkü bir gün, hiç tanımadığım bir adamın iyiliğiyle hayata tutunduk.
Salondaki herkes gözyaşlarına boğuldu. Asuman, Elif’e sarıldı.
— Oğlumun adı, senin oğlunda yaşıyor.
Elif gülümsedi.
— Artık sizin de bir oğlunuz var. Umut sizin oğlunuz gibi büyüyecek.
Yıllar geçti. Umut büyüdü, iyi bir eğitim aldı. Elif, vakıfta yüzlerce kadına destek oldu. Her yıl Can Berk’in mezarında toplanıp dua ettiler. Asuman, oğlunun iyiliğinin bir çocuğa ve annesine umut olduğunu gördükçe gurur duydu.
Sonunda, mezar taşında ikinci bir isim belirdi: “Umut – Hayat Bulan Oğul.”
İzmir’in mezarlığında, iki anne ve bir çocuk, insanlığın ve iyiliğin gücünü gösteren bir hikayenin kahramanı oldu.
.