Milyoner, bakıcıyı izlemek için gizli kameralar kurdu… ama asıl şoku oğlundan yaşadı.

Milyoner, bakıcıyı izlemek için gizli kameralar kurdu… ama asıl şoku oğlundan yaşadı.

Güvenin Gölgesinde

Bir zamanlar İstanbul’un Arnavutköy semtinde, devasa bir malikanede yaşayan Tarık Özkan adında zengin bir iş adamı vardı. Eşi Aylin’in ani kaybından sonra dünyası altüst olmuş, küçük oğlu Cem ise içine kapanmıştı. Tarık, oğlunun güvenliği için paranoyakça önlemler alıyor, evin her köşesine gizli kameralar yerleştiriyordu. Artık hayatta en çok korktuğu şey, Cem’i de kaybetmekti.

Bir gün kapı çaldı. Genç ve mütevazı bir kadın olan Seda Aydın, bakıcı olarak başvurdu. Tarık, başta ona güvenmek istemedi. Çünkü dünyasında “normal” insanlar genellikle bir şeyler gizlerdi. Fakat Cem, Seda’nın yanında ilk kez gülümseyince Tarık’ın kafasında yeni bir savaş başladı: Vicdanı mı, yoksa paranoyası mı kazanacaktı?

Seda işe başladıktan sonra Tarık her hareketini gizli kameralarla izlemeye başladı. Seda’nın Cem’e karşı sabrı, şefkati ve anlayışı kısa sürede küçük çocuğun içindeki karanlığı aydınlattı. Ama Tarık, geçmişte yaşadığı kayıpların etkisiyle güvenmekte zorlanıyordu. Herkesin bir planı olduğuna inanıyordu.

Günler geçtikçe Tarık’ın şüpheleri artmaya başladı. Özellikle Cem’in Seda’ya fısıldayarak anlattığı sırlar Tarık’ı daha da tedirgin etti. Bir gece, Cem’in kabus gördükten sonra Seda’nın yanına koşması, babasını değil bakıcısını araması Tarık’ı iyice huzursuz etti. Kameralara ses sistemi eklettirdi. Artık her kelimeyi duyabilecekti.

Ve bir gün Cem, Seda’ya korkuyla bir sır verdi: “Babamın arkadaşı kötü adam. O babamın kağıtlarını çalıyor.” Kötü adam, Tarık’ın kız kardeşi Dilek’ti. Cem, Dilek’in gece babasının bürosuna girip bilgisayardan dosya kopyaladığını, kendisini yakalayınca tehdit ettiğini anlattı. Tarık şok oldu. Kendi ailesi, en çok güvendiği kişi ihanet etmişti.

Tarık, Murat’a Dilek’in son üç aydaki tüm hareketlerini araştırmasını emretti. Araştırma sonunda Dilek’in şirketten milyonlarca lira offshore hesaplara transfer ettiği ortaya çıktı. Tarık, kız kardeşini karşısına aldı. Dilek suçunu inkâr etti, öfkeyle patladı. Sonunda polisler geldi ve Dilek tutuklandı. Tarık, oğlunu korumak için en zor kararı vermişti.

O akşam Tarık, evi dolaşıp tüm kameraları söktü. Seda’ya büyük bir özür borçlu olduğunu hissetti. Seda ise ilk günden kameraların farkında olduğunu, Tarık’ın endişesini anladığını söyledi. Zamanla güven kazanacağını biliyordu. Tarık, Seda’ya şirkette çocuk gelişimi departmanını yönetmesini teklif etti. Seda başta tereddüt etti ama sonunda kabul etti. Artık hem Cem’in bakıcısı hem de şirketin aile destek programlarının başıydı.

Aylar geçti. Cem, Seda’ya “yerdeki annem” demeye başladı. Tarık ve Seda arasında derin bir bağ oluştu. Tarık, önyargılarını ve korkularını aşmayı öğrendi. Dilek’in çocuklarına yardım etmek için bir fon kurdu. Affetmenin, öfkeden daha özgürleştirici olduğunu fark etti.

Bir gece Tarık, Seda’ya duygularını açıkladı. Seda da ona karşı aynı şeyi hissediyordu. Artık birlikte yeni bir hayatın kapılarını araladılar. Cem’in odasında üçü bir arada otururken, küçük çocuk gökyüzündeki üç yıldızı gösterdi: “Bakın, tıpkı bizim gibi.”

Ve böylece, şüpheyle başlayan hikaye güven ve sevgiyle sona erdi. Çünkü bazen en karanlık gecelerden sonra en güzel sabahlar doğar.

SON

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News