Teşkilat Balkanlar’daki Silah Hattını Bir Tır Şoförüyle Nasıl Çökertti
.
I. Silah Hattının Keşfi
Bu hikaye bir tır şoförüyle başlıyor ama aslında ondan çok önce, 2017’nin sonbaharında Sofya’da başlamıştı.
Teşkilat’ın Balkan masası o dönemde olağan dışı bir hareketlilik tespit etmişti. Bulgaristan, Sırbistan ve Kuzey Makedonya üzerinden Türkiye’ye uzanan eski kaçakçılık güzergâhları yeniden aktif hale geliyordu. Ama bu kez taşınan şey uyuşturucu ya da kaçak sigara değildi. Silah akışı başlamıştı.
İlk ipucu, Edirne sınır kapısında yakalanan bir minibüsten geldi. Aracın gizli bölmesinde 23 adet Glock tabanca, 2000 mermi ve 4 adet anti-tank roketi bulundu. Şoför, sadece Sofya’dan bir adresten yükü aldığını ve İstanbul’daki bir depoya teslim edeceğini anlattı. Ödeme Bitcoin üzerinden yapılmıştı. Dijital iz sürüldüğünde ulaşılan cüzdan adresi, Karanlık Ağ’da bir hayalet şirkete bağlıydı.
Şirketin sahibi olarak görünen isim, sahte pasaportla Avrupa’da dolaşan bir Suriyeli silah tüccarına aitti, ama bu adam 6 ay önce Beyrut’ta bir trafik kazasında ölmüştü. Birisi onun kimliğini kullanıyordu.
Teşkilat, Balkanlar’daki silah trafiğinin yeni bir şey olmadığını biliyordu. Ancak şimdi farklı bir örüntü vardı. Silahların varış noktası Türkiye’ydi ve alıcıların profili terör örgütleriyle örtüşüyordu. Bu, Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik organize bir tehditti.
Analiz birimi 2018 boyunca veri topladı. Sınır geçiş kayıtları, nakliye şirketleri, tır plakaları, şoför kimlikleri, depo adresleri… Her parça ayrı ayrı anlamsız görünüyordu. Ama bir araya getirildiğinde, ağın merkezi Belgrad’da olduğu ortaya çıktı.

II. Necdet ve Tır Şoförü
Teşkilat’ın Balkan Koordinatörü Necdet (Kod adı), Aralık 2018’de Belgrad’a gönderildi. Görevi, ağın yapısını haritalamak ve kilit düğümü tespit etmekti. Necdet, 47 yaşında, 22 yıllık teşkilat mensubuydu. Bölgenin dilini, insanını ve karanlık ekonomisini iyi tanıyordu.
Belgrad’a bir Türk inşaat şirketinin temsilcisi kimliğiyle girdi. Asıl işi geceleri başlıyordu. Zemun sanayi bölgesindeki depoları izledi, plaka numaralarını Ankara’ya iletti. Analiz birimi, ağın görünür yüzünün yasal nakliye şirketleri olduğunu, ancak bu şirketlerin dolaylı olarak Karadağ’da kayıtlı bir offshore şirkete, oradan da eski Sovyet askeri istihbaratından Victor Dragomirov’a ulaştığını tespit etti. Dragomirov’un silahları Türkiye’deki terör örgütüne ulaştıracağı anlaşılmıştı.
Ocak 2019’un ilk haftasında Necdet, kritik bir bilgiye ulaştı: Dragomirov’un ağı büyük bir sevkiyat hazırlıyordu. Yük, 18 Ocak’ta Belgrad’tan hareket edecek, Niş üzerinden Kuzey Makedonya’ya geçecek ve Meriç Nehri üzerinden yasa dışı yollarla Türkiye’ye sokulacaktı. Taşınacak malzeme: 48 adet uzun namlulu tüfek, 12 adet hafif makineli tüfek, 6.000 mermi ve plastik patlayıcı.
Teşkilat, ağın içine sızmaya karar verdi. Sızma noktası belliydi: Tır şoförü.
Sevkiyatı yapacak şoför, Hırvat asıllı bir Sırp olan Branko Horvat’tı. 42 yaşında, boşanmış, kronik maddi sıkıntı içinde. Horvat’ın zayıf noktası paraydı. Eski karısına nafaka borcu vardı, büyük kızının üniversite masraflarını karşılayamıyordu ve kirası iki aydır ödenmemişti.
Necdet, Zemun’daki bir işçi barında Horvat’la tesadüfi görünecek şekilde tanıştı. Üçüncü buluşmada Necdet teklifini açtı. Horvat’ın yapacağı basit bir işti: Bir sonraki sevkiyatında araçtaki yükün fotoğraflarını çekecek ve varış noktasını bildirecekti. Karşılığında 50.000 Euro alacaktı. Horvat, tereddüt etse de kabul etti. 50.000 Euro onun için bir yıllık maaştı.
16 Ocak gecesi Necdet, Horvat’a küçük bir cihaz verdi. Cihaz, GPS takip modülüydü ve aynı zamanda ses kaydı yapabiliyordu. Horvat, cihazı torpido gözüne koyacak ve her gece şarj edecekti.
III. Rotanın Değişimi ve Çifte Ajan
Belgrad, 17 Ocak 2019, 22.07. Tır şoförü Horvat, Zemun sanayi bölgesinde park etmiş dorsesinin yanında sigara içerken telefonuna gelen mesajı okudu: “Yarın sabah 7.00’de Niş rotası onaylandı.” Horvat, kabine tırmanmadan önce torpido gözünden küçük cihazı çıkardı. Üzerindeki kırmızı ışık yanıp söndü, ardından karardı.
Ankara’da, yeraltı katındaki operasyon odasında üç analist aynı anda ekranlarına döndü. Sinyal kesilmişti ama kesilmeden önceki son konum kaydedilmişti.
17 Ocak sabahı Horvat, Zemun’daki depodan yükünü aldı. Yükleme tamamlandıktan sonra Dorse’ye kısa bir bakış attı. Tahta kasalar, plastik örtüler, her şey profesyonelce paketlenmişti. Saat 7 sularında Belgrad’ın dışına çıktı ve Niş istikametine yöneldi.
Horvat, Niş’e yaklaşırken telefonu çaldı. Arayan depo müdürüydü: “Rota değişikliği var. Niş’ten geçme, Leskovac üzerinden Presovo’ya git. Orada seni bir araç karşılayacak.”
Horvat şaşırdı. Planın değiştiğini bildirmesi gerekiyordu ama Necdet’in verdiği numara acil durumlar içindi. Tereddüt etti. Sonra torpido gözündeki cihaza baktı. Kırmızı ışık yanıyordu. Konum verileri hâlâ iletiliyordu. Ankara zaten rotayı görüyordu.
Operasyon merkezinde alarm verildi. Hedef aracın rotası değişmişti. Leskovac üzerinden Presovo, Kosova sınırına yakın bir geçişti. Dragomirov, planı son dakikada değiştirmişti. Teşkilat, hızlı karar verdi. Yunanistan’daki ekip geri çekilecek, Kosova-Makedonya hattındaki varlıklar aktive edilecekti.
Horvat, Leskovac’a vardı. Ona verilen adres, sanayi bölgesindeki terk edilmiş fabrikalardan biriydi. Aracını park etti ve bekledi. 15 dakika sonra siyah bir Mercedes yanına yanaştı. İçinden iki adam indi. Horvat, itiraz etmeden Mercedes’e bindi.
Fabrika binasının içinde kısa bir toplantı yapıldı. Horvat’a yeni talimatlar verildi. Yükü Presovo’ya götürmeyecekti. Bunun yerine araç burada kalacak ve yük başka araçlara aktarılacaktı. Horvat sadece aracı teslim edecek ve bir taksi ile Belgrad’a dönecekti.
Ama ayrılmadan önce Mercedes’teki adam ona bir soru sordu: “Belgrad’da seninle görüşen Türk kim?”
Horvat’ın kalbi durdu. O anda asıl tehlikenin boyutunu anladı ama yüzünü bozmadı. “Hangi Türk?” dedi sakince. Adam onu süzdü, sonra başını salladı ve Horvat’ı bıraktı. Horvat, fabrikadan çıktığında bacakları titriyordu.
IV. Köprü ve Nihai Operasyon
Teşkilat, yük aktarma bilgisini almıştı. Silahlar farklı araçlara bölünecek ve farklı güzergâhlardan hareket edecekti. Bu, takibi zorlaştırıyordu ama aynı zamanda bir fırsat da yaratıyordu: Eğer tüm araçlar izlenebilirse, ağın daha fazla düğümü ortaya çıkacaktı.
Horvat’ın verdiği bilgilerle analiz birimi harekete geçti. Fabrikadaki adamların Rusça konuşmalarından, operasyonun sağ kolunun Sergey Volkov isimli bir eski Rus askeri istihbarat subayı olduğunu tespit ettiler. Artık hedef, sadece bir sevkiyat değil, Sergey’nin yönettiği tüm ağdı.
22 Ocak gecesi Horvat, kayıplara karıştı. Necdet, en kötü senaryoyu düşünüyordu. Ama saat 23.00’te Necdet’in telefonuna bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi. Mesajda GPS koordinatları vardı. Bir de tek kelime: “Gel.”
Necdet, adrese vardığında terk edilmiş bir fabrika binası buldu. İçeri girdiğinde karanlıkta bir figür gördü. Horvat’tı, ama yanında bir başkası daha vardı. Adam öne çıktı ve yüzü aydınlandığında Necdet şaşkınlıkla durdu: Sergey Volkov’du. Ama Sergey, silahını Horvat’a değil, kendi adamlarına doğrultmuştu.
Sergey, Sırpça konuştu: “Ben de Ankara için çalışıyorum, 4 yıldır.”
Bu, operasyonun kimsenin bilmediği katmanıydı. Sergey Volkov, teşkilatın Dragomirov ağına sızdırdığı en değerli varlıktı. Bu bilgi, sadece merkezin en üst kademesinde birkaç kişi tarafından biliniyordu. Necdet bile bilmiyordu. Sergey, teşkilatın arşivlerinde “Köprü” kod adıyla geçiyordu.
Sergey, konuştu: “Dördüncü araçtaki silahlar bizim elimizde. Yarın sabah Edirne sınırında teslim edilecek. Ama teslim alan kişi Dragomirov’un adamı değil, sizin adamlarınız olacak.”
Teşkilatın dijital izleme birimi, Kumanovo’dan yapılan bir telefon görüşmesini yakalamıştı. Arayan Sergey Volkov’du ve konuştuğu kişi Türkiye’deydi. Görüşmenin içeriği tam olarak çözülemedi ama bir tarih ve bir yer ismi net olarak duyuldu: 23 Ocak, Edirne. Bu, silahların Türkiye’ye giriş tarihiydi.
23 Ocak sabahı operasyon son aşamasına girdi. Edirne sınırının yakınındaki bir ormanlık alanda teslim noktası belirlenmişti. Teşkilat saha ekibi pozisyon almıştı. Tam saat 10.00’da bir kamyonet belirdi. Araç durdu ve içinden iki adam indi. Sergey’nin adamlarıydı. Tahta kasaları indirdiler ve geri çekildiler.
10 dakika sonra ikinci bir araç geldi. Bu, alıcıydı. Türkiye’deki terör örgütünün irtibat noktası. İki adam araçtan inip kasalara yöneldiğinde teşkilat operasyonu başlattı. 30 saniye içinde iki kişi etkisiz hale getirildi. Silahlar ele geçirildi ve canlı yakalanan iki kişi, Türkiye’deki ağın çözülmesi için kilit bilgi kaynağı oldu.
Dragomirov, bir hafta sonra Karadağ’da tutuklandı. Belgrad’taki ağ tamamen çökertildi. Horvat, yeni bir kimlik ve yeni bir hayat aldı. Şimdi Antalya yakınlarında küçük bir kasabada yaşıyor.
Necdet, Balkan görevini tamamladıktan sonra Ankara’ya döndü. Dosya kapatıldı. Sergey Volkov ise yeni bir kimlikle kayboldu. İsmi hiçbir resmi kayıtta geçmedi.
Bu operasyon onlardan biriydi. Bir tır şoförü, bir sahte iş adamı, bir çifte ajan ve hepsinin arkasındaki görünmez el. Devlet aklı bazen bir Belgrad barında rakı ısmarlar. Bazen bir fabrikada sessizce bekler. Bazen de sınırda şafakla birlikte harekete geçer.