“Beyefendi, lütfen binmeyin” diye bağırdı Fakir Kız Milyonere birkaç dakika sonra…
.
.
“Beyefendi, Lütfen Binmeyin!”
Fakir Kızın Cesareti Bir Milyonerin Hayatını Değiştiriyor
Gün henüz doğmamıştı. İstanbul’un turuncu gökyüzü, Atatürk Havalimanı’na yeni uyanıyordu. Murat Yılmaz, Türkiye’nin en büyük özel jet şirketinin sahibi olarak, hayatının en önemli gününe adım atıyordu. Golfstream G650 jeti piste hazır bekliyor, Murat ise tüm kariyerinin zirvesine ulaşacak anlaşma için gururla yürüyordu. Birkaç saat sonra Dubai’de milyarlarca liralık bir sözleşme imzalayacak, şirketini küresel bir dev haline getirecekti.
Tam merdivenlere yönelmişti ki, bir anda çocuksu bir ses sabahın sessizliğini deldi. “Beyefendi, lütfen binmeyin!” diye bağırıyordu bir kız. Murat şaşkınlıkla döndü. Koşarak gelen, yıpranmış kıyafetli, küçük bir kızdı bu. Yüzünde korku ve çaresizlik vardı. “Lütfen binmeyin! Uçakta bir sorun var, şafakta iki adam yakıtla oynadı. Annem bana uçakları öğretti, bir şeylerin yanlış olduğunu anlarım!” diye yalvardı.
Murat önce inanmadı. Güvenlik sistemleri, profesyonel ekip… Böyle bir şey imkânsızdı. Ama kızın gözlerindeki korku gerçekti. O sırada pilotu Emre, jetten indi ve Murat’a yaklaştı: “Yakıt tanklarında garip bir koku var, kalkıştan önce tam bir denetim yapmak istiyorum.” Murat ürperdi. “Yapın,” dedi.
Teknisyenler inceleme yaparken Murat, kızın adını sordu. “Elif Can. Annem Zeynep Can, burada teknisyendi. İki yıl önce işten çıkarıldı, sonra hayatımız altüst oldu. Şimdi hangarların arkasında kalıyoruz,” dedi Elif. Murat’ın içinde bir suçluluk dalgası yükseldi. Kendi şirketinde, kendi çalışanlarının hayatı böyle mi olmalıydı?
Teknik ekip sonunda jetin yakıt sisteminde bilinmeyen bir madde buldu. Eğer uçak kalksaydı, felaket yaşanacaktı. Murat hemen polis çağırdı, tüm güvenlik kayıtlarının incelenmesini istedi. Elif’in gördüğü adam tarifinden, şirketin eski çalışanı Hakan Demir şüpheli olarak belirlendi. Hakan ortadan kaybolmuştu.
Murat, Elif’i ofisine götürdü. Kıza yiyecek ve su verdi, hikayesini dinledi. Elif, annesinin iki yıl önce şirket içinde sahte parçalar ve denetim belgeleri bulduğunu, bunu bildirdiği için işten çıkarıldığını anlattı. Zeynep Can, işini kaybetmiş, sektörde adı karalanmıştı. Birkaç hafta önce ise gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu.
Polis kısa sürede Hakan’ı sınırda yakaladı. Sorguda şirket içinde daha büyük bir sabotaj ve yolsuzluk ağı olduğunu, ama korktuğu için kimseyi ele vermeyeceğini söyledi. Murat’ın şirketinde sistematik bir sorun olduğu ortaya çıkıyordu.
Bir cuma günü, araştırmacı gazeteci Aslı Kaya Murat’ın ofisine geldi. Elinde Zeynep’in gönderdiği belgeler vardı: Sahte sertifikalar, usulsüz parçalar, rüşvet belgeleri… Tüm bunların arkasında Murat’ın yıllardır güvendiği sağ kolu, yönetim kurulu başkan yardımcısı Okan Güneş vardı. Okan, Dubai’deki birleşmeyi organize etmiş, şirketi yasa dışı bir ağın kontrolüne geçirecek bir plan hazırlamıştı.
Murat, Aslı ve Elif ile birlikte riskli bir plan yaptı. Okan’a hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranacak, kanıt toplarken bir yandan da Zeynep’i bulmaya çalışacaklardı. Elif ise güvenlik için taşrada bir öğretmenin yanında saklanacaktı.
Okan, Murat’ın endişelerini giderip birleşmeyi hızlandırmaya çalıştı. Murat, şirketin taşradaki gizli tesisini ziyaret etmeyi istedi. Okan kabul etti. Tesiste, Murat ve Okan’ı askeri görünümlü güvenlik müdürü Altan karşıladı. Murat, tesisteki gelişmiş güvenlik sistemlerini ve kısıtlı alanları inceledi. Bir koridordan çıkan kadın, Elif’in gözlerine benzeyen gözleriyle Murat’a bakınca her şey netleşti: Bu Zeynep Can’dı.
Zeynep korkuyordu. Okan ve Altan, onu burada tutuyor, dosyaları yeniden düzenlemesi için baskı yapıyordu. Kızının güvende olmasını garanti etmişlerdi. Murat, Okan’la yüzleşti. Okan, tüm planı itiraf etti: “Sen idealisttin, ama uluslararası rekabet için taviz vermek gerekiyordu. Sabotaj benim fikrim değildi, sadece şirketin kontrolünü ele geçirmek istedim.”
Federal polis tesisi bastı, Okan ve suç ortaklarını tutukladı. Zeynep kurtuldu. Murat, Elif’e verdiği sözü tuttu. Anne ve kızı, gözyaşları içinde telefonda buluştu. Zeynep, Murat’a bildiği her şeyi anlattı; şirketin içindeki yolsuzluk ağını, sahte sertifikaları, Okan’ın planlarını…
Şirketin tüm operasyonları incelendi, usulsüzlükler ortaya çıkarıldı. Murat, Zeynep’i kalite kontrol direktörü olarak işe aldı. Elif için bir eğitim fonu kurdu. Şirketin kültürü değişmeye başladı. Artık dürüstlük bir slogan değil, gerçek bir değer oldu.
Murat, basın toplantısında tüm sorumluluğu üstlendi. Şirketi yeniden yapılandırdı. Zeynep’in titizliği, şirketi tekrar güvenilir hale getirdi. Elif, okuldan sonra annesiyle şirkete gelip havacılık güvenliği sunumları yaptı. Onun cesareti, şirketin yeni yüzü oldu.
Okan ve suç ortakları yargılandı, hapis cezası aldı. Murat, hayatında ilk defa başarıyı sadece para ve büyüme ile değil, çevresindeki insanların hayatında yaptığı olumlu etkiyle ölçmeye başladı. Elif ve Zeynep, Murat’ın ailesi gibi oldular.
Bir yıl sonra, Murat, Zeynep ve Elif’in balkonunda birlikte kahvaltı ediyordu. Elif, bilim projesinden heyecanla bahsediyor, Murat ve Zeynep onu gururla dinliyordu. Murat, hayatındaki en büyük değişimi, en büyük başarısını düşündü. O sabah, bir fakir kızın cesareti, sadece bir milyarderin hayatını değil, bir şirketin ve bir ailenin kaderini değiştirmişti.
SON
.