Köydeki arsamı ziyaret ettiğimde, kayınvalidem ve kocamın onu bir alıcıya gösterdiklerini gördüm, benim asla öğrenemeyeceğimi düşünerek!

Köydeki arsamı ziyaret ettiğimde, kayınvalidem ve kocamın onu bir alıcıya gösterdiklerini gördüm, benim asla öğrenemeyeceğimi düşünerek!

Cumartesi sabahı güneşli ve serin bir Ekim gününde, Aylin yazlığına gitmeye karar verdi. Erken kalktı, bir fincan kahvesini içti, bahçe aletlerini ve termosunu alıp yola çıktı. Yalova’nın küçük bir köyü olan Çınarcık’taki arsası, şehre kırk kilometre uzaklıktaydı. Aylin bu araziyi beş yıl önce, evlenmeden önce, yazılım mühendisi olarak çalışarak biriktirdiği parayla almıştı. O zamanlar fiyatlar uygundu ve Aylin, küçük bir bahçe eviyle birlikte bin iki yüz metrekarelik araziyi satın alabilmişti. Tapu sadece onun üzerineydi, tüm belgeler de ondaydı.

Beş yıl boyunca Aylin yazlığını düzenledi: elma ve kiraz ağaçları dikti, sebze bahçesi yaptı, çitleri tamir etti, küçük evi boyadı. Yazları her hafta sonu gelir, toprakla uğraşır, şehir karmaşasından uzaklaşırdı. Kocası Murat ise pek gelmezdi. “Bahçe işlerinden hoşlanmıyorum, sivrisinekler ısırıyor, sıkıcı,” derdi. Şehirde kalıp arkadaşlarıyla buluşmayı, maç izlemeyi tercih ederdi. Aylin ısrar etmezdi. Burası onun özel alanıydı, kendisiyle baş başa kalabileceği bir yerdi.

Ağustos sonundan beri yazlığa gitmemişti. Yoğun iş temposu, projeler derken vakit bulamamıştı. Şimdi, Ekim ortasında, nihayet bir fırsat çıkmıştı. Aylin, her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol etmek için gitmeye karar verdi. Pencereler kapalı mıydı? Çatı akıyor muydu? Başıboş hayvanlar girmiş miydi? Dökülen yaprakları toplayıp araziyi kışa hazırlamalıydı.

Arabasına bindi, radyoyu açtı ve yola koyuldu. Yol bir saatten biraz kısa sürdü. Camdan geçen tarlalar, küçük ormanlık alanlar, çitleri yamulmuş köy evleri… Sonbahar ağaçları sarı ve turuncuya boyamış, yapraklar yol kenarlarını kaplamıştı. Aylin bu mevsimi severdi. Serin havayı, sessizliği, odun ateşinin kokusunu…

Bahçe kapısına yaklaşırken, yabancı bir araba gördü. Gri bir SUV, tam girişin önüne park etmişti. Aylin kaşlarını çattı. Bu kim olabilirdi? Komşular genelde eski arabalar kullanırdı, böyle pahalı bir araç buralara ait olamazdı. Fren yaptı, arabasından indi ve yaklaştı.

Kapının demir parmaklıklarından baktığında, Murat ve kayınvalidesi Sevim’in, tanımadığı bir adamla birlikte bahçede dolaştığını gördü. Aylin donup kaldı. Murat ve Sevim Hanım burada ne yapıyordu? Murat o sabah, “Bir arkadaşa tamirat yardımına gidiyorum,” demişti. Kayınvalidesi ise hiç yazlığa gelmezdi, hep sağlık sorunlarından, tansiyonundan, eklem ağrılarından bahsederdi. Ama şimdi ikisi de iş kıyafetli bir yabancıyla birlikte arazide geziyordu.

Murat, uzak köşedeki eski elma ağaçlarını gösteriyordu. Sevim Hanım başını sallayarak bir şeyler anlatıyor, ellerini hareket ettiriyordu. Yabancı adam ise not alıyor, etrafı inceliyor, toprağı, çitleri ve küçük evi değerlendirici gözlerle süzüyordu.

Sevim Hanım heyecanla anlatıyordu:
“Buraya ev yapılabilir, geniş bir alan. Komşular sessiz, orman yakın, nehir de iki kilometre ötede. Elektrik bağlı, su kuyudan, tertemiz. Arazi düz, temel sorunu yaşanmaz.”

Aylin duyduklarına inanamadı. Kayınvalidesi, kendisine ait olmayan bir arazinin pazarlamasını yapıyordu. Hiç gelmediği bir yeri övüyordu sanki emlakçıydı.

Murat ekledi:
“Evet, evrak işleri hızlı hallolur, sorunsuz bir alım olur. Üzerinde hiçbir yük yok.”

Aylin yumruklarını sıktı. Yüzü kızarmıştı. Murat ve Sevim Hanım, onun arkasından, haberi olmadan, onayını almadan arazisini satmaya çalışıyordu. Sanki burası onlarındı!

Altı ay önce Muratın, “Yazlığı satmayı düşünür müsün?” diye sorduğunu hatırladı. “İyi bir fiyata satarsak, daha büyük bir daire alabiliriz,” demişti. Aylin reddetmişti. “Bu arazi benim için değerli, satmak istemiyorum,” demişti. Murat omuz silkip “Peki, sen bilirsin,” diyerek konuyu kapatmıştı. Aylin, kocasının kabullendiğini sanmıştı. Meğer öyle değilmiş. Murat sadece gizlice hareket etmeye karar vermişti.

Aylin kapıya doğru bir adım attı. Elleri titriyordu. Sakin olmalı, mantıklı davranmalıydı. Derin bir nefes alıp verdi. Sonra kapıyı sertçe açtı. Metal gıcırdadı, ses çıkardı. Üçü de dönüp baktı.

Muratın yüzündeki renk soldu. Sevim Hanımın ağzı açık kaldı. Yabancı adam şaşkınlıkla Ayline baktı.

Aylin bahçeye girdi, kapıyı kapattı. Yaklaştı, Murata, kayınvalidesine ve yabancıya baktı.

“Bu arazi sadece benim üzerime. Hiçbir anlaşma yapılmayacak.”

Sesi soğuk ve kararlıydı. Yabancı adam afalladı, mırıldandı:
“Özür dilerim, yanlış bilgi almışım.”

Hızlı adımlarla kapıya yöneldi ve göz göze gelmeden Aylinin yanından geçti. Bir dakika sonra SUV çalıştı ve toz bulutları bırakarak uzaklaştı.

Aylin, Murat ve Sevim Hanıma döndü. İkisi de ne diyeceklerini bilemiyordu. Murat başını öne eğmiş, Sevim Hanım ise eteğinin ucunu çekiştiriyordu.

“Bunun açıklaması nedir?” diye sordu Aylin.

Murat gözlerini kaldırdı:
“Aylin, sandığın gibi değil…”

“Nasıl değil?”

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News