Bir Yalnız CEO ve Türk Adamın Hikayesi
Bir zamanlar, İstanbul’un sakin bir köşesindeki bir kafede, tesadüfi bir karşılaşma, her beklentiyi alt üst eden bir aşk hikayesini başlattı. İsmail adında bir Türk baba, yalnız bir CEO olan Elif ile tanıştı. Gece yarısı, Elif’in işten sonra kafeye gelmesiyle başlayan bu hikaye, her ikisinin de hayatını değiştirdi.
Saat 23:47’de, İsmail kafeye girdiğinde, kapının çanının hafifçe çaldığını duydu. 35 yaşındaki bu bekar baba, kızı Zeynep uyuduktan sonra kafeye gelmeyi alışkanlık haline getirmişti. Sosyal hizmet uzmanı olarak çalışıyordu ve günün karmaşasından uzaklaşmak için bu sessiz saatler ona iyi geliyordu. Kafe neredeyse boştu; sadece kasada çalışan Ayşe ve köşedeki bir masada yalnız oturan bir kadın vardı. Elif, pahalı bir iş kıyafeti giymişti ve dizüstü bilgisayarına dalmış görünüyordu. İsmail, kendi köşesine oturdu ve Ayşe’den çay sipariş etti.
Ayşe, “Yine zor bir gün mü?” diye sordu. İsmail, “Evet, iş, kızıma bakmak ve bir mahkeme duruşmasıyla geçen uzun bir gün,” diye yanıtladı. Ayşe, çayını getirirken, Elif’in bilgisayarını kapatıp derin bir nefes aldığını fark etti. İsmail’in içindeki yalnızlık hissi, Elif’in duruşuyla birleşmişti.
İkisi de göz göze geldiğinde, Elif nazik bir gülümseme ile karşılık verdi. İsmail, kendisini cesur hissederek, “Buraya ilk kez mi geldiniz?” diye sordu. Elif, “Evet, aslında kayboldum,” dedi. “Geceyi geçirmek için bir yer arıyordum.” İsmail, “İnsomnia mı yoksa yaşam krizi mi?” diye sordu, gülümseyerek. “Her ikisi de,” dedi Elif, gülümseyerek elini uzattı. “Ben Elif.” “İsmail,” diye yanıtladı İsmail.
Elif, “Gece yarısı burada ne yapıyorsun?” diye sordu. İsmail, “Sakinlik arıyorum. Kızım Zeynep’in uyku saatleri bir öneri gibi,” dedi. Elif, “Ne iş yapıyorsun?” diye sordu. “Sosyal hizmet uzmanıyım. Çocuk koruma hizmetlerinde çalışıyorum,” dedi İsmail. “Zor bir meslek,” dedi Elif, ilgisi artarak. İsmail, “Evet, ama birinin bunu yapması gerekiyor,” diye yanıtladı.
Zaman geçtikçe, ikisi de birbirlerine daha fazla açıldılar. Elif, iş yükünün getirdiği baskılardan bahsetti. İsmail, Zeynep’in annesinin onları terk etmesinden sonra tek başına büyütme mücadelesinden söz etti. “Zeynep altı yaşında, harika bir çocuk,” dedi İsmail, telefonundan Zeynep’in resimlerini göstererek. Elif, “Onu tanımak isterim,” dedi.
Bir hafta içinde, Elif ve İsmail’in gece yarısı sohbetleri bir alışkanlık haline geldi. Bir gece, Elif, “Zeynep hakkında daha fazla konuş,” dedi. İsmail, “O benim hayatımın en güzel hediyesi,” dedi. Elif, “Peki ya sen? Hiç çocuk sahibi olmayı düşündün mü?” diye sordu. İsmail, “Hayır, hayatımda aileye yer yok,” dedi.
Aralarındaki bağ her geçen gün güçleniyordu. Bir gece, İsmail, “Zeynep ile tanışmanı istiyorum,” dedi. Elif’in gözleri büyüdü. “Gerçekten mi? Bu büyük bir adım,” dedi. İkisi, Zeynep ile bir çocuk müzesinde buluşmayı planladılar. Elif, müzeye girdiğinde, Zeynep’in elini tuttuğunu görünce kalbi ısındı. “Merhaba Zeynep, ben Elif,” dedi.
Zeynep, “Dinozorları sever misin?” diye sordu. Elif, “Evet, çok severim. Hadi dinozor sergisine gidelim,” dedi. Zeynep, Elif’in elini tutarak ona doğru çekildi. İkisi arasında hızla bir bağ oluştu. Müze gezisi sırasında Zeynep, Elif’e “Sen benim yeni annem olacak mısın?” diye sordu. İsmail, bu soruya yanıt vermekte zorlandı.
Akşam, İsmail’in evinde, Elif ve Zeynep birlikte kurabiye yaparken, İsmail basit bir makarna hazırlıyordu. Elif, “Zeynep harika bir çocuk. Onu çok seviyorum,” dedi. İsmail, “Ben de seni seviyorum, ama bu hızlı ilerliyor,” dedi. Elif, “Belki de kalbimizi dinlemeliyiz,” dedi.
İlişkileri, Elif’in iş dünyasıyla İsmail’in sosyal hizmet dünyası arasında gidip gelirken, bazı zorluklarla karşılaştı. Bir gün, Elif, “Bir iş gezisi için Tokyo’ya gitmem gerekiyor,” dedi. İsmail, “Zeynep’i üzmemek için elimizden geleni yapmalıyız,” dedi.
Zamanla, Elif’in iş yerinde bir kriz ortaya çıktı ve bu durum İsmail’in hayatını da etkiledi. Elif, “Bir çalışanım, iş yükü nedeniyle çocuğuna bakamaz hale geldi,” dedi. İsmail, “Senin şirketinin çalışanları aile dostu değil,” dedi. Elif, bu durumu düzeltmek için harekete geçti.
Bir akşam, Elif, “Bir sabah programında şirket politikalarımızı değiştireceğim,” dedi. “İsmail, seninle birlikte bu değişimi gerçekleştirdik.” İkisi de birbirlerine sarıldılar. “Seni seviyorum,” dedi İsmail. “Ben de seni seviyorum,” dedi Elif.
Bir yıl sonra, İsmail, Elif’e evlenme teklif etmeye karar verdi. Kafeye geri döndüler ve İsmail, Elif’e “Seni seviyorum ve seninle bir ömür geçirmek istiyorum,” dedi. Elif, “Evet!” diye yanıtladı.
Düğünleri, her iki dünyayı birleştiren bir etkinlik oldu. Zeynep, çiçek kız olarak yürüdü. İkisi de birbirlerine olan sevgilerini dile getirirken, toplumun her kesiminden insanlar oradaydı.
İsmail ve Elif, birlikte bir aile kurarak, birbirlerinin hayatlarını zenginleştirdiler. Zeynep’in yanında, yeni bir bebekleri daha oldu. Yıllar geçtikçe, aşkları daha da derinleşti.
Elif, “Biliyor musun, en çok sevdiğim şey bu hikaye,” dedi. “Yalnızlıktan aileye dönüşmemiz.” İsmail, “Evet, her gün yeniden aşkı seçiyoruz,” dedi.
Ve böylece, bir kafenin köşesinde başlayan bu aşk hikayesi, her engeli aşarak devam etti.