VOSVOSʼU ÇÖP DEDİLER… MEKANİKÇİ KAPUTUN ALTINDAKİNİ GÖSTERENE KADAR
Zeynep Yılmaz, paslı eski Volkswagen’iyle Antalya Klasik Otomobil Buluşması’nın girişine doğru ilerlerken kalbi hızla çarpıyordu. Babasından yadigâr olan bu araç, parıl parıl parlayan klasik arabaların arasında hor görülecekti, bunu biliyordu. Nitekim, etkinliğin çimlerinde arabasını park ettiğinde, alaycı kahkahalar yükselmeye başladı.
“Hey, yanlış yere mi geldin?” diye bağırdı tanıdık bir ses. Zeynep başını çevirdiğinde, Mehmet Özkan’ın kendisine doğru yürüdüğünü gördü. Mehmet, bölgenin en büyük otomobil bayilerinden birinin sahibiydi ve kibirli tavrıyla tanınırdı. “Bu hurda ile mi geldin? Buradan çekici olmadan çıkabileceğine emin misin?” diye alay etti. Çevredeki insanlar da kahkahalarla ona katıldı.
Zeynep derin bir nefes aldı, direksiyonu bıraktı ve arabadan indi. Üzerindeki kırmızı tamirci tulumu eskiydi ama temizdi. Kararlı bir şekilde Mehmet’e döndü ve “Etkinliğe katılmaya geldim. Bu araba benim için çok özel,” dedi. Ancak Mehmet ve diğerleri alay etmeye devam etti. “Bu paslı kaportanın altında ne olabilir ki?” dedi biri.

Zeynep gülümseyerek kaputun önüne yürüdü ve ellerini kilide koydu. “Kaputun altında ne olduğunu görmek ister misiniz?” diye sordu. Mehmet alaycı bir şekilde, “Bir çim biçme makinesi motoru mu? Yoksa bir vantilatör motoru mu?” dedi. Zeynep, sakin bir şekilde kaputu açtı.
Kaputun altında altın rengi bir plaka parlıyordu. Plakanın üzerinde şu yazıyordu: “Zeynep’im, benim küçük tamircim. Ellerine güven, büyü yapmaya devam et. Sonsuz sevgimle, Baban Musti – 1995.”
Etrafı sessizlik kapladı. İnsanlar motoru incelerken şaşkınlıkla bakıyordu. Kalabalığın arasından yaşlı bir adam, Ahmet Bey, motoru daha yakından incelemek için yaklaştı. Gözleri motorun her detayını süzdü. “Bu… Bu Mustafa Yılmaz’ın yaptığı son motor!” dedi. Zeynep’in gözleri doldu. “Evet,” dedi sessizce. “Mustafa Yılmaz benim babamdı.”
Ahmet Bey, Zeynep’in babasının bir efsane olduğunu anlattı. Mustafa Yılmaz, motorlarıyla mucizeler yaratan bir tamirciydi. Ancak yıllar önce bir yarışta sabotajla suçlanmış ve itibarı yok edilmişti. Zeynep, “Babam hiçbir zaman hiçbir arabayı sabote etmedi,” dedi kararlılıkla. “Ama bu iftira yüzünden hayatını kaybetti.”
Mehmet, ortamın gerginleştiğini fark ederek konuyu değiştirmeye çalıştı. Ancak Zeynep, babasının adını temize çıkarmaya kararlıydı. “Eğer cesaretin varsa, bir yarış yapalım,” dedi Mehmet’e. “Mekanik bilgimizi yarıştıracağız. Eğer ben kazanırsam, 1994’te babam hakkında yalan söylediğini itiraf edeceksin.” Mehmet, Zeynep’in meydan okumasını kabul etti.
İki eski Murat 131 seçildi ve her iki araca aynı mekanik sorunlar yerleştirildi. Yarış başladı. Mehmet hızlı ama aceleci bir şekilde çalışırken, Zeynep sabırla ve dikkatle motoru inceledi. Mehmet motorunu önce çalıştırmayı başardı, ancak motor düzgün çalışmıyordu. Zeynep ise motoru mükemmel bir şekilde tamir etti. Motor kusursuz bir sesle çalışırken, kalabalık alkışlarla Zeynep’in zaferini kutladı.
Mehmet, yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı. Herkesin önünde, 1994 yılında Mustafa Yılmaz’a iftira attığını itiraf etti. “Onun geliştirdiği motorlar benim işimi bitirebilirdi,” dedi pişmanlıkla. “Bu yüzden arabasını sabote ettim. Ama bunun bedelini ödedim. 30 yıldır bu suçlulukla yaşıyorum.”
Zeynep derin bir nefes aldı. “Babamın hayatını mahvettin,” dedi sakin bir şekilde. “Ama en azından şimdi gerçek ortaya çıktı.” Mehmet, Zeynep’ten projelerinde yer almayı teklif etti. “Babama yaptıklarımı telafi etmek istiyorum,” dedi. Zeynep, “Eğer gerçekten değiştiğini kanıtlarsan, belki,” diyerek ona bir şans verdi.
O gün, Zeynep sadece babasının adını temize çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda onun mirasını devam ettirme kararı aldı. Babasından kalan 20 defter dolusu projeyi incelemeye başladı. Bu projeler, Türk otomobil endüstrisini değiştirebilecek potansiyele sahipti. Artık Zeynep, sadece bir tamirci değil, babasının hayallerini gerçekleştirecek bir öncüydü.
O gün, herkes Zeynep’in paslı bir tosbağa sandıkları arabasında aslında bir hazine saklı olduğunu gördü. Babasının mirası, Zeynep’in ellerinde yeniden hayat bulacaktı. Ve Zeynep, bu mirası dünyaya göstermek için hazırdı.